KUR'AN OKUMAK İÇİN ABDEST ŞART DEĞİL!!

 KUR'AN OKUMAK İÇİN ABDEST ŞART DEĞİL!!

    Yıllarca dediler ki aman abdestin yoksa Kur'an'a dokunma. Neden? Çok günah olur. Ona abdest olmadan dokunulmaz. Biz de Kur'an'ı bir yerden bir yere kaldırmak gerektiğinde onu başka bir şeyle tutma ihtiyacı duyduk. Hatta ben hatırlıyorum yanlışlıkla elim değse eyvah bir şey olur mu ki diye korktuğum zamanlar oldu. Geçenlerde teyzemle konuşurken bu konu geçtiğinde dedi ki ''evet ancak dışında kılıfı varsa dokunulur.'' Herkesin zihnine maalesef bu kazınmış. 

    Ne olur peki? Dokunursak ne olur? Hiç bir şey olmaz. Bununla beraber abdestli olursak daha güzel olur. Peki ya yoksa, ya o an alma imkanı yoksa ne olacak? Veya en basitinden içimden okumak geldi ama abdest için üşendim, hava soğuktu. Ne olacak şimdi? Peki Kur'an okumak farz mı? Hayır. O halde sonra okurum. İşte bu bir vazgeçiş. Bu şekilde abdestsiz Kur'an okunmaz diyerek bizi Kur'an'dan uzaklaştırmış oldular. İnsanımızı dini daha takvalı yaşamak adına dinden uzaklaştırmışlar maalesef.

    Peki neden abdestsiz dokunmayın diyorlar? Bunu hangi ayete dayandırıyorlar? Vakıa suresi 56/79 ayete göre ''Ancak arındırılmış olanlar dokunabilir'' ifadesine. Bunu abdest alarak temizlenmek olarak anlıyorlar. Burada ''iğsulu'' kelimesi değil, ''tehheru'' kelimesi kullanılmış. ''Ğasele'' denildiğinde muhakkak su ile temizlenmeyi anlıyoruz, ancak ''Tehare'' kelimesi arınmak, kötülüklerden de arınmak olarak anlam kazanır ki bu sadece yıkanmak değildir.

Bu ayetin doğru anlaşılmadığının iki delili bizce şöyle;

1.  Bu sure, yani Vakıa suresi 56. sırada inmiştir. Abdest ayetinin içinde bulunduğu Maide suresi ise 112. sırada inmiştir. Eğer Vakıa'daki temizlenmeyi abdest olarak algılayacaksak bunun nasıl yapılacağı henüz insanlara bildirilmemiş olur. Yani abdest açıklanmamış olur. O halde buradaki temizliğin abdest ile ilgili olmadığı anlaşılır. Zaten burada bahsedilen yıkanma olayı da değil. Tahir olmak aynı zamanda arınmış olmaktır ki bu esasen gönül temizliği, kalp temizliği, iyi niyetli olmak gibi de algılanabilir. 

2.  Bununla beraber Vakıa suresi 79. ayetten iki ayetten önceye bakarak başlarsak;

77. ayet diyor ki ''muhakkak ki o  yüce bir Kur'an'dır.''

78. ayet ise ''Saklı [meknûn] bir Kitap’tadır.''  Yani bu Kur'an'ın, içinde saklı olduğu başka bir kitaptan bahsediyor, ki biz onun Ümmül Kitap yani Levh-i Mahfuz olduğunu Zuhruf Suresi 43/4 ''Muhakkak ki o, katımızdaki Ana Kitap [ummu’l-Kitâb]’ta mevcuttur. Elbette o, çok yüce olup hikmet doludur.'' ayetinden ve Buruç Suresi 85/22 ''Korunmuş bir levhadadır [Levh-i Mahfûz].''  ayetinden biliyoruz. İşte bu iki ayette bahsedilen ve Vakıa 56/78 de ifade edilen kitaba, ancak 79. ayette ifade edilen arındırılmış olanların dokunabileceği ifade ediliyor. Yani Kur'an'a değil. 

Yani canınız ne zaman isterse, ister abdestli, ister abdestsiz olun, açın ve okuyun. Yeter ki okuyun. Ama anlamını anlayacağınız şekilde okumayı da ihmal etmeyin. Zira Tüm bu yanlışlıklar eksiklikler Kur'an'ı anlayarak okumadığımız için oluşuyor. Bizim anlayamayacağımız söyleniyor, anlayacağı söylenen kişilerin söylediklerine uymamız isteniyor. Onlar da bizi maalesef Kur'an'dan çoğu zaman uzak düşürüyor. Aklımızı başımıza alalım kendi kitabımızı kendimiz de anlayabileceğimizi unutmayalım.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

9 YAŞINDA EVLİLİK MESELESİ

RUHUN ÜFLENMESİ (RAHMETİN İLHAM EDİLMESİ) NEDİR VE NE ZAMAN OLUR?

RUH VE RUH ÜFLEME HAKKINDA YANLIŞ BİLİNENLER