KUR'AN DİLİ VE SOY İLE İLGİLİ KISA BİR BAKIŞ
Yazımızı yazma isteğimiz sosyal medyada "Arapları seviniz, çünkü ben Arabım, Kur'an Arapça, Cennet dili Arapçadır" şeklinde hadis olduğu ifade edilen bir mesajdan doğmuştur.
Öncelikle Kur'an'ı kalıbından çıkamadan, sadece yüzünden okumakla gerekeni yaptım zannedenlere karşı, "okumak değil asıl olan, ne dediğini anlamaktır" haklı savunmasını yaparken aşırı kaçıp, sanki Arapça metinden okumak gereksizmiş gibi veya çok da önemli değilmiş gibi hava oluşturmaya çalışanlara birkaç sözüm var.
Kuranı kendin anlamak istiyorsan, ki bu bence önemli, Kur'an'ca öğrenmelisin. (Veya ayetleri kendin de anlamlandıracak kaynaklara sahip olmalısın.)
Bakın Arapça değil, Kur'an'ca. Araplar bile kendi aralarında anlaşamıyorlar çoğu zaman. Kur'an'ı anlayacağın dili öğrenmekten bahsediyorum. Zira aksi halde bildiğini söyleyenlerin anladıklarını dinlemek ve inanmak zorunda kalma ihtimali var.
Tabi herkesin bu imkanı olamayacaktır. O halde mutlaka imanına güvendiğin, dini kendine göre eğip bükmeyen birinden destek alabilirsin. Ancak her öğrendiğini aklına ve vicdanına vurup en ufak şüphede dur demelisin. Körü körüne inanç ve itimat içine düşmemelisin. Ayrıca Arapçanın sadece dil olduğunu unutulmamalı. Kutsal olan Allah'ın vahyidir, sözleridir.
Kişinin Kur'an'ı kendi dilinde okumasına kimse karışamaz ve bence insanlar bundan da soğutulmamalı. Kur'an kendi dili ile mutlaka okunmalıdır. Zira kelimelerin frekansları vardır ve insan psikolojisi üzerinde etkilidir. "Kur'an'ı güzel ve düzgün, ağır ağır (tertil ile) oku" (Müzemmil 4).
2 ve 3. ayete de baktığımızda Allah gecenin bir vaktinde kalkılmasını 4. ayette de kur'an okunmasını emrediyor. Burada kullanılan kelime daha çok söyleme ağırlıklı olan "tertil" kelimesi olduğuna göre okumak ifade edilmiş olsa gerek. O halde Kur'an akledilmeli, anlanmalı, manaya inilmeli bu bir gerçek ama bu bahane edilerek de tamamen orijinal metinin okunması ihmal edilmemeli kanaatindeyim.
Ancak sorun sadece buraya takılıp kalıp öze inmeyi ihmal etmekte yatıyor bence. Bir inşaat ustası çalışırken, bir şoför araba kullanırken, bir esnaf işini yaparken, bir ev hanımı yemek yaparken dilinde Kur'an'ın ayetlerini Arapça tekrar ediyor olmasında sorun yok bence. Veya Allah'ın isimlerini zikretmekte, ki Allah isimleri ile çağrılmayı zaten ifade ediyor.
"En güzel isimler Allah’ındır. Öyleyse O’na o isimlerle dua ediniz..........."A'raf 180. Bu, anda kalmayı ve anda Allah'la olmayı sağlar. Üretirken bu bilinci kaybetmemeyi sağlar. Eğer ben yolda dilimi böyle meşgul edersem dikkatimi gereksiz şeylerden daha kolay uzaklaştırıyorum mesela.
Bu demek değildir ki dilimize doladığımızın ne demek istediğini anlamak için uğraşmayalım. Bilakis dilimizdeki bu kelimelerin manası nedir, bana mesajları nedir bakmak şarttır. Sabahtan akşama tekkedekiler gibi kafamızı sallayarak zikirle kendinden geçmek zikrin tamamı kabul ediliyorsa, ki böyle bir inanç pompalanmaya da çalışılıyor, bu dine iyilik değil tamamen dine zarar vermektir.
Gelelim soy meselesine;
Peygamberimizden dolayı Arapları sevelim. Ya Araplar yanlış yapıyorlarsa? Yine de sevecek miyiz? Hayır diyorsanız demek ki sevmek soyla değil doğrulukla ilgili olmalı. Olabilir ki onlar aldanmıştır diyor ayet. "Onlara, “Allah’ın indirdiğine tabi olun” denildiğinde onlar: “Bilakis! Biz atalarımızı yapar bulduğumuz şeylere tabi oluruz” derler. Peki ya ataları bir şey akıl etmeyen ve doğru yolda olmayan kimseler idiyseler!.." Bakara 170. Demek ki neymiş kim doğruysa kıymetli olan da o imiş.
"Ey insanlar! Muhakkak ki Biz sizi bir erkekle bir dişiden yarattık ve birbirinizi tanımanız için sizi boylara ve kabilelere ayırdık. Sizin en yüceniz Allah katında en fazla sorumluluk bilincine sahip olanınızdır. Muhakkak ki Allah Alîm’dir, Habîr’dir." Hucurat 13. O halde sorumluluk bilincinde olanın, yani takvası önde olanın milliyetine bakılmaz. O üstün olandır. Soydan değil imandan gelen üstünlük.
Sanırım bir dönem gelmiş ve peygamberimin milliyetinden pirim devşirmek isteyenler "Arapları seviniz, çünkü ben Arabım, Kur'an Arapça, Cennet dili Arapçadır" şeklinde hadis dedikleri bir sözle bunu gayet güzel yapmışlar.
Eğer konuya hadisle bakacaksak “Ey insanlar! Şunu iyi bilin ki Rabbiniz birdir, atanız da birdir. Arap'ın Arap olmayana, Arap olmayanın Arap'a; beyazın siyaha, siyahın beyaza takva dışında bir üstünlüğü yoktur.” (İbn Hanbel V, 411.) Böyle bir hadis olduğu da söyleniyor. Hadi hayırlı olsun. Hangisine inanalım.
O halde en doğru kaynak Kur'an'dır ve yukarda verdiğimiz Hucurat 13 de bunu apaçık ifade etmiş. Ayrıca bu dünyadan Arapça öğrenmeden gidersek cennette bizi kimse anlamaz mı? :) Ya gerçek imanı bulamadan gidersek ne olacak?
Arabistan'a gidenler Kâbe'nin yakın sokaklarında bile olanları, temizlik, saygı, sevgi, düzen konusunda sıkıntıları anlatınca, hatta kadınlara yalnız gitmeyin zira yalnız kadınları kaçırıyorlar sözlerini duyunca ben o sevginin sadece peygamberimize ait olduğunu, diğerlerinin bunu hak etmesi gerektiğini düşünüyorum. Atadan mirasla sevgi olmaz.
Kimin milliyeti, soyu ne olursa olsun doğru yolda değilse onların doğru yolda olanlarından dolayı diğerleri masum değildir ve sevgiyi hak etmezler. Hz. Nuh'un içinde bulunduğu millete neden tufan geldi? Hz. Hud'un kavmi (Ad kavmi) neden cezalandırılmış? Hz. Salih'in kavmi (Semud kavmi) neden cezalandırılmış? Mademki içinden gelen peygamberden dolayı seveceğiz, o halde bu peygamberin milleti de sevilmeli değil mi? Peki Allah'ı tanımayan ve Allah'ın cezalandırdığına nasıl sevgi duyalım?
Peki peygamberimizin içinden çıktığı milletin ayrıcalığı ne? Peygamber onlardan geldi diye dinden muaflar mı? Ya da dini en iyi onlar yaşamalı değil mi? Ama öyle değil. Peygamberin kendilerinden gelmesini dini en iyi yaşamak için fırsat görmek yerine dinden ayrıcalık devşirmek için kullanmaya hiç bir mümin fırsat vermemeli. Peygamberden dolayı bir kavim sevilse diğerleri de farklı olmazdı. Mesele iman etmek. Soy değil imandır önemli olan. Kim iman etmiş ise severiz. Kim peygamberimizin resullüğünü kabul etmiş ve getirdiklerine uymuş ise severiz. Bu kadar.
Son söz "Ancak inanmış olanlar/mü’minler kardeştirler. O hâlde kardeşlerinizin arasını düzeltiniz. Allah’a karşı sorumluluk bilincinde olunuz ki, merhamet olunasınız." Hucurat 10. Hangi soydan olursa olsunlar fark etmez.
NOKTA ATIŞI DEĞİL Mİ?
Yorumlar
Yorum Gönder
Yorumunuz için teşekkür ederim. En kısa zamanda değerlendirilecektir.