Kayıtlar

Mart, 2024 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

ADEM İLE İBLİSİ AYIRAN NE İDİ?

 ADEM İLE İBLİSİ AYIRAN NE İDİ? Hayat sizi bir çok olaylarla karşılar. Siz olaylar karşısında Adem olursanız iyilik içinde olursunuz. Eğer olaylar karşısında iblis olursanız kötülük içinde olursunuz. Nasıl yani? Gelin bakalım.. A'raf 19: "(Allah), “Ey Âdem! Sen ve eşin cennette oturunuz, orada dilediğiniz her şeyden serbestçe yiyin ancak şu ağaca yaklaşmayın! Yoksa zalimlerden⁵ olursunuz.” (buyurdu). " Allah Ademe şu ağaca yaklaşma dedi Ama Adem yaklaştı ve hata etti.  A'raf 11: " Andolsun Biz sizi yarattık, sonra sizi şekillendirdik sonra da meleklere, “Âdem’e secde edin” dedik. İblis hariç hepsi secde ettiler. O secde edenlerden olmadı." A'raf 12: " Allah (ona), “Sana emrettiğim hâlde seni secdeden alıkoyan nedir?” diye sordu. O da, “Ben ondan daha hayırlıyım. Çünkü Sen beni ateşten, onu ise topraktan yarattın” dedi." Allah İblise Ademe secde et dedi, İblis etmedi ve hata etti. İkisi de emre karşı geldi. Peki farkları ne idi. Adem hatasını an

ŞÜKÜR AJANDASI ÇALIŞMASI

ŞÜKÜR AJANDASI ÇALIŞMASI İnsanlar depresyona girdiklerinde hayatlarında hiç güzel şeyler olmuyormuş gibi hissetmeye ve düşünmeye başlarlar. Başlarına hep kötü olaylar geliyormuş gibi veya hep kötülükler onu buluyormuş gibi hissetmeye başlarlar. Bu durumda vazgeçmek, hiçbir şey yapmamak isterler. Sürekli üzgün hissetmek, kaygılı veya dünyayı boşvermiş  depresif  bir ruh hali içerisinde olmak, umutsuz veya karamsar hissetmek, bir zamanlar zevk alınan aktivitelere karşı ilgi veya zevk kaybı yaşamak, uyku bozukluğunun ortaya çıkması, iştahta artış ya da iştah kaybı ve değersizlik hissi  depresyonda  görülen belirtilerdir. Yapılan bir araştırmada, depresyon seviyesi yüksek olan bir grup insana, bir ay boyunca her gün yatmadan önce gün içerisinde yaşamış olduğu en az 3 pozitif olayı bir deftere not almaları söyleniyor. Bunu bir ay boyunca devam ettiren kişilerde, bir ay sonunda depresyon seviyelerinde ciddi anlamda bir düşüş olduğu gözleniyor. Bunun anlamı; siz pozitif olan konuları

Hatalarına suçlu arama

 Hatalarına suçlu arama İnsan yaşadığı sorunlara, sıkıntılara hep dışında bir suçlu arama eğilimindedir.  Kendini temize çekmek gibi bir refleks gösteriyor. Bu da tabii ki yaşadıklarının kabulünü zorlaştırıyor. Halbuki Allah diyor ki sana gelen bir iyilik Allah'tandır, Sana gelen bir kötülük nefsindendir.   Nisa 79: "Sana bir iyilik erişirse/isabet ederse o Allah’tandır. Sana gelen bir kötülük de kendindendir......." O halde önce olanı kabul edeceksin, olandaki payını kabul edeceksin. Sonra düzeltmeye kendinden başlayacaksın. Sorunla yüzleşmeyen, sorunda payını kabul etmeyen, reddeden kişi çözüm arayışına da girmez. Dahası dışındaki insanların düzelmesi gerektiğini ya da dışındaki şartların uygun hale gelmesi gerektiğini düşünür.  İçini düzeltmeyen dışını düzeltemez, içeriyi değiştiremeyen dışarıyı değiştiremez vesselam...

İşte bu yüzden akıl edemezler

 İşte bu yüzden akıl edemezler İnsanlar akıllarını neden kullanamıyor? Normal fiziksel bir sorunu yoksa duyularında bir problemi yoksa aklını neden kullanamazlar? Çevremizi algılamak, anlamak ve düşünebilmek için baktığımızı görmeye, işittiğimizi duymaya ve söz değil hikmetli söz etmeye ihtiyacımız var. Allah inkar edenlerin durumundan bahsederken bu durumu çok güzel örneklendiriyor. Tıpkı çobanın bağırmasından bir şey anlamayan koyunlar gibidirler. Çünkü sağırdırlar, dilsizdirler ve kördürler diyor. Bakara 171: "İnkâr edenlerin durumu, tıpkı çobanın bağırmasını işiten ama onu yalnız bir ses ve çağrı olarak algılayan sürünün durumu gibidir. Çünkü onlar, sağırdırlar, dilsizdirler ve kördürler. İşte bu yüzden akıl edemezler." Koyunlar bakar ama gerçeği görmezler, işitirler ama denileni duymazlar, yani anlamazlar, bir takım sesler çıkarırlar ama anlamlı konuşmazlar. İşte o yüzden akıl edemezler. Koyunlar gibi olmamak için aklını kullanmak isteyenler, görmelerini, duymalarını, ko

Evladına Nasihati Hz. Lokman'dan öğren

 Evladına Nasihati Hz. Lokman'dan öğren Çocuklarımızı yetiştirirken onlara doğruyu tavsiye etmek çok önemli. Ama bu kimin doğrusu olmalı. Sizin kendi doğrularınızın doğruluğundan ne kadar eminsiniz. Bakın Lokman oğluna nasıl nasihat ediyor; 13. Hani Lokman oğluna öğüt vererek şöyle demişti: “Ey oğulcuğum! Sakın Allah’a ortak koşma! Muhakkak ki ortak koşmak/şirk elbette çok büyük bir zulümdür.” 17. “Ey oğulcuğum! Namazı dosdoğru kıl. İyiliği kendine iş edin ve çevrene de telkin et, kötülüğe engel ol.⁶ Başına gelen musibetlere karşı da sabret/göğüs ger. Muhakkak ki bu, yerine getirilmesi gereken işlerdendir.” 18. “İnsanlara karşı, küçümseyip boynunu/yanağını çevirme [tusa’ir] ve yeryüzünde böbürlenerek yürüme. Muhakkak ki Allah, kendini beğenmiş kibirli hiçbir kimseyi sevmez.” 19. “Yürüyüşünde tabii ol. Sesini alçalt. Muhakkak ki seslerin en çirkini elbette eşek sesidir.” Yani bize diyor ki çocuklarınıza; 1. Allah'a ortak koşmamasını 2. Namazını dosdoğru kılmasını 3. İyiliği kend

Duanın kabul olmasını ister misin

  Duanın kabul olmasını ister misin Önce  kusurlarından dolayı  özür dilemelisin. Yani Tevbe etmelisin. Bu arınmaktır. Arınmış ile pasaklı biri senden talepte bulunsa hangisine gönlün kayar? Önce istediğin makama karşı ayıplarından (günahlarından) özür dile. Nisa 110: “Kim bir kötülük yapar veya nefsine zulmeder sonra da Allah’tan bağışlanma dilerse o Allah’ı Gafûr ve Rahîm olarak bulur. ” Sonra   önceki verdiklerine teşekkür et , nankörlerden olana kim ne vermek ister ki. Şükürsüzlük başlı başına bir kayıp ve nankörlüktür. Bakara 152 : “Öyleyse Ben’i anın ki, Ben de sizi anayım. Bana şükredin, nankörlük etmeyin. ” Daha sonra  alacaklı olduklarını  Affet.  Yani sana karşı kusur işleyenlerden öfkeni çek.  Affet ki daha sevimli olasın. Âl-i İmrân 134:   “Onlar ki, bollukta ve darlıkta Allah için harcarlar, öfkelerini yenerler, insanları affederler. Allah da iyi davrananları [muhsinîn] sever.” İşte artık isteyebilirsin. Ama neyi istiyorsan onu söyle. İstemediklerini sayma. İs

İnananlardansanız üstünsünüz

Başarıda inanç yasası oldukça geçerli bir yasadır. İnanç aynı zamanda bilinçaltının da yakıtıdır. Allah Kur’an’da da inanmayı herşeyin önüne koyuyor. Zira inanmayana anlatmanın bir anlamının olmadığı söylüyor. Neml 81; “Körleri de sapıklıklarından vazgeçirip doğru yola iletemezsin. Sen ancak ayetlerimizi inananlara işittirebilirsin. Çünkü onlar Allah’a teslim olmuş kimselerdir. ” Zira değişim ve dönüşüm inanmakla başlar. İyi insan olmak için yaptığınız tüm tavsiyeler inanç varsa hedefini bulur. Yasaklardan uzak durmak ona inanıyorsanız mümkün olur. Yoksa inanmadığınızda söylenenlerin sizin için bir hikayeden farkı ne olacak ki. Başarılı olan insanlara bakın onlar hep başaracaklarına, hedeflerine inandılar. O yüzden onlar için her bilgi kıymetli oldu. Her örnek kıymetli oldu. İnanıyorsanız güçlü olursunuz. Allah gevşemeyin Üzülmeyin, gerçekten inananlardansanız üstünsünüz diyor. Al-i İmran 139 " gevşemeyiniz, üzülmeyiniz eğer gerçekten inananlardan iseniz mutlaka üstüns

Korku ve üzüntüden kurtulmak için bir de bunu deneyin

Korku ve üzüntüden kurtulmak için bir de bunu deneyin Korku ve üzüntüden kurtulmanın en önemli yolunu yüce yaradan bize göstermiş. İyi işler yapanlara ve mallarından Allah için gece ve gündüz, gizli ve açık harcayanlara, yani yardımda bulunanlara korku yoktur ve asla üzüntü yoktur. Bakara 274 " Mallarını (Allah için), gece ve gündüz, gizli ve açık olarak harcayanların [yunfikûn] mükâfatları Allah’ın katındadır. Onlara korku yoktur, onlar asla üzülmeyeceklerdir."  O halde bu davranış Aslında büyük bir gücü arkanızı almak demek oluyor. Onun sevdiği işi yapmak onun sevdiklerinden olmak demektir. Onun sevdiklerinden olunca da korkuya gerek yoktur. O sizi üzmeyecektir.

KALBİN TATMİN OLMASI İÇİN SORGULAMAK

KALBİN TATMİN OLMASI İÇİN SORGULAMAK Bazen duyduklarımıza ve okuduklarımıza sorgulamadan inanmamız beklenir. Bu söyleyen kişinin güvenirliğinden ya da söylediklerinin daha önce gerçeklenmiş olmasından kaynaklanabilir.  Ancak buna rağmen okuduklarımızı, duyduklarımızı sorgulamakta herhangi bir mahsur var mıdır? Yoksa bu güvenilir insandır deyip kabul mü etmelidir? Buradaki ölçü duyduğunuz ve gördüğünüz şeye aklen ikna olmanızla birlikte kalben de tatmin olmanızdır. Sadece akıl sizi şaşırtabilir. Ancak aklınızın kabul ettiğini kalbinizle de onaylayabiliyorsanız o zaman daha doğru olduğunuzdan emin olabilirsiniz. Bu konuda İbrahim Peygamber dahi inandığı, şek ve şüphe taşımadığı yaratıcısının öldükten sonra diriltme konusunu sorguluyor. Bu sorgulaması ona inanmadığından kaynaklanmıyor. Hatta bana ölüleri nasıl diriltiyorsun göster dediğinde, Yüce yaratıcı, yoksa inanmıyor musun diye sorunca, Bilakis, bunu kalbimin tatmin olması için istiyorum demişti. Yani Allah'a olan güvenini kalbiy

TAŞIYAMAYACAĞINIZ YÜK YOK

TAŞIYAMAYACAĞINIZ YÜK YOK İnsanın üzerine sorunlar bazen öyle gelir ki altında eziliyor zanneder. Tahammülünü aşar. Taşımakta zorlanır. Ve artık altından kalkamayacağı zannına kapılır ve bırakır. Tükenir gider. Halbuki Allah size taşıyamayacağınız yükü yüklemem diyor. Bakara 286 da " Allah, kimseye gücünün üstünde bir yük yüklemez....."  O halde bu durum nedir? Siz geçmişi geçmişte bırakamayınca, geleceği şimdiden yaşamaya başlayınca,  bugünün doğal yükünü, yani kaldırabileceğiniz yükünü, bu fazlalıklardan dolayı kaldıramazsınız. Allah bize bu günümüz için yetecek güç verirken biz onu doğru kullanmayınca bugünün yüklerinin altında eziliyoruz. Yapmanız gereken dün dünde kaldı cancazım bugün yeni şeyler yapmak lazım.

Duanın kabulündeki sır nedir

 Duanın kabulündeki sır nedir Bazılarınız Allah'ın dualarınızı kabul ederim dediğini, ancak uzun süredir yapmakta olduğu bir duanın ise neden kabul olmadığını anlamadığını söylüyor. Öncelikle Allah dualarınızı kabul ederim demiyor, dualarınıza cevap veririm diyor. Duaların kabulü ayrıdır, cevap verilmesi ayrıdır. Mü'min suresi 60. ayette " Rabbiniz “Bana dua edin ki cevap vereyim” buyuruyor........" Burada cevap aslında genelde müspet mana içerir. Biz buradan da kabul edilmemesinin bile dua eden kişinin hayrına bir cevap olduğunu anlıyoruz. Yani kabulü de kabul edilmemesi de kişinin hayrınadır. Bunu şöyle anlayabilirsiniz. Doktora bir ilaç yazdırmak için gidiyorsunuz. Sıra istiyorsunuz, sıranız veriliyor. Derdinizi anlatıyorsunuz, doktor dinliyor ve size cevap veriyor. Ve sonunda bir ilaç istiyorsunuz ama doktor size ya ilaç vermiyor ya da başka bir ilaç veriyor. Şimdi buradaki durum, Doktor sizin isteğinize, çağrınıza cevap verdi. Yani sizi dinledi, ancak talebinizi

GECEYİ SİZE ÖRTÜ YAPTIM

  GECEYİ SİZE ÖRTÜ YAPTIM Furkan 47: “Geceyi sizin için bir örtü, uykuyu dinlenme ve gündüzü de diriliş/hareket ve çalışma zamanı yapan O’dur. ” Aslında bütün denge problemlerimizden birisi de zamanı doğru değerlendirememek. Ancak burada önemli ve önemsizlerin planlanması ile ilgili zaman matrisinden bahsetmiyorum. Gece ve gündüzün dengesinin kurulamamasından bahsediyorum. Allah gündüzü size hareket ve çalışma zamanı yaptım diyor. O halde gündüz bize fiziksel dengemiz için verilmiş olan bir zaman. Gece için ise onu örtü, uykuyu da dinlenme yaptım diyor. Demek ki gecedeki uyku esas dinlenme kaynağı. Ayrıca gecenin bir vaktinde kalkmayı ve O'nu anmayı bize tavsiye ediyor. O halde gece ruhsal gelişimin bir zaman dilimi. Gündüzü fiziksel, geceyi de ruhsal gelişime kaynak yapmayınca dengemiz tabii ki bozuluyor.