RESULDEKİ ÖRNEK NERDEN GELİYOR?
RESULDEKİ ÖRNEK NERDEN GELİYOR?
Ahzab 21. Ayet diyor ki Allah'ın elçisinde sizin için çok güzel bir örnek
vardır. “Andolsun, Allah’ın elçisinde sizin için, Allah’a ve ahiret gününe
kavuşmayı umanlar ve Allah’ı çok anan/hatırlayan kimseler için çok güzel bir
örnek vardır.”
Bu ayetten hareketle
peygamberin her yaptığını ayetle teyit edilmiş gibi, Kur’an ahkamı gibi kabul
eden Müslümanlar oluyor. Peygambere olan sevgiyi yanlış değerlendiriyorlar. Ona
olan sevgi, inanca onun gibi bakmakla olmalı. Allah’ı onun gibi bilmekle
olmalı. O nerden beslenmişse oradan beslenmekle olmalı. Eğer bugüne kadar
gelenlere iyi niyetle veya kasıtlı olarak eklemeler olmamış olsaydı,
peygamberin hayatına baktığınızda ortada sadece Kur’an olurdu. Şunu yapmış ama
Kur'an'da olmasa da Allah ona özel olarak söylemiş gibi bir mantık olamaz. Zira
özel söylenmişse ve Kur'an'a girmemişse bu tüm Müslümanları ilgilendirmiyor demektir.
Tabiki Allah, Resulüne bazı özel mesajlar verebilir. Buna kim mani. Ama dediğim
gibi bu özelse özel kalır. Genele yayılmaz.
Bizler Kur'an'da
denmişleri bırakmış, peygamberin eşleri ile özel durumunda neyi nasıl yaptığını
konuşur olmuşuz. Tuvalete nasıl girdiğini konuşur olmuşuz. Bu durumda ayetlerde
ne varsa genel olarak Müslümanların bilmesi gereken budur. Öbürü ise sünnet mantığında
peygamberin özel hayatını deşifre etmekten başka bir şey değildir. Ve Allah’a
imanla alakalı bir durum özellikle değildir. Ki bizi kurtaracak olan esas
itibari ile bu imandır.
Bu ayette Resulde
sizin için örnekler vardır derken Resul ifadesi dikkat çekmeli. Neden? Çünkü
bazı ayetlerde nebi, bazı ayetlerde resul ifadesi geçiyorsa bu ayetlerde farklı
vurgular olmalı. Yoksa keyfe keder bazen nebi bazen resul denmez. Kur'an'da
hangi ifade gelişi güzel olabilir ki. Zaten peygamber ifadesi hiç geçmez.
Sadece biz ortada bir ifade kullanırken onu tercih ediyoruz. Yoksa nebilik
sıfatının veya resullük sıfatının vurgusunun öne çıktığı yerde hangisi gerekli
ise onu kullanmayı tercih ederiz.
Burada resul denmesi ona
Kur’an ayetlerinin indirilmesi, vahyedilmesi ile ilgili görevini ön plana
çıkarır ki, bu da örnekliğin ayetler bağlamında olduğunu gösterir. Gerek gelen
ayetler arasında geçen örnekleri, gerekse vahiy getirme esnasındaki tavır ve
davranışları ile ilgili örnekleri vurgulamaktadır. Burada şahsi tercihler
olmadığı için yanılma ihtimali de olmayacaktır.
Ancak nebilik daha çok
buradan aldıklarını sosyal hayatta uygulamaya dönük yönünü veya henüz hakkında
ayet inmemiş konulardaki davranışlarını ön plana çıkarır. Bu durumda bazen
yanlışlıklar olabilir. Çok olmamakla beraber, bu durumda da hemen ikaza muhatap
olmuştur. Mesela kör olan sahabenin gelişinde peygamberin yüzünü çevirme olayı
ikaza sebep olmuştur. İfk olayında ikaza sebep olmuştur. Allah hataya müsaade
etmemiş olsa da hata yapmanın bir insan olarak olabileceğinin göstergesi
olmuştur. Ben de sizin gibi beşerim ifadesinin ispatı belki de. Ama resullük
yönü ile hiçbir hata yapılıp sonrasında ikaz olmamıştır. Belki öncesinde
olmaması için ikazlar olmuştur.
Ayrıca Mümtehine 4 “İbrahim’de ve onunla beraber bulunanlarda
sizin için güzel bir örnek vardır. Hani onlar kavimlerine, “Biz sizden ve Allah’ı
bırakıp da taptıklarınızdan uzağız. Biz sizi tanımıyoruz/inkâr ettik. Siz bir
tek Allah’a inanıncaya kadar, sizinle bizim aramızda sürekli/ebedi bir
düşmanlık ve nefret belirmiştir” demişlerdi. Ancak İbrâhim babasına, “Senin
için elbette bağışlama dileyeceğim fakat Allah’tan sana gelecek herhangi bir
şeyi önlemeye gücüm yetmez” dedi. (Onlar/İnananlar da şöyle dediler):
“Rabbimiz! Ancak Sana güvenip dayandık, yalnız Sana yöneldik, dönüş de ancak
Sanadır.” Şeklindedir.
Burada aslında bu
örnekliğin ne şekilde olduğunu açıklıyor. İbrahim peygamber de Muhammed
peygamber gibi örnekti. İkisi de Resul Olduğuna göre örnekliklerinin ayrı
olması söz konusu olamaz. Bu ayetten bu örnekliği nasıl ortaya koyduklarını
görüyoruz.
* Onlar Allah'ı bırakanların
taptıklarından uzak duruyorlar.
* Onlar Allah'ı
tanımayanları tanımıyor ve reddediyorlar.
* Onlar, inkar edenler
bir tek Allah’a inanıncaya kadar, inanmayanlarla aralarına ebedi bir düşmanlık
ve nefret belirtmişlerdir.
* İbrâhim babasına
bile, onun için elbette bağışlama dileyeceğini fakat Allah’tan ona gelecek
herhangi bir şeyi önlemeye gücünün yetmeyeceğini söylemiştir.
* Onlar sadece Allaha
güvenip dayanmayı, yalnız O’na yönelmeyi ve dönüşün de ancak O’na olacağını
kabul ederler.
Bu durumda görüyoruz
ki örneklik daha çok burada Allaha olan imanı ve O’nun emir ve yasaklarına
uymayı kapsıyor. Yani Allah'ın dediklerini ve istediklerini kapsıyor. O
gelenlere peygamberlerin gösterdiği itaati kapsıyor. Bunların neler olduğunu
nereden öğreneceğiz peki? Tabiki Kur'an'dan. Çünkü peygamberler de gelen vahiyle
öğrendiler bunları.
O halde Peygamberimiz
bize Kur'an'ı yaşamakla örnek oluyor olmalı. Kur'an'dan başka kaynak tanımamakla
örnek olmalı. Aişe validemiz “Siz Kur’an okumuyor musunuz? Onun ahlakı
Kur'an'dı” demiyor mu? Elimizde Kur’an olmamış olsaydı eğer başka kaynaklara
bakmak söz konusu olabilirdi. Ama elimizde Kur’an varsa benim peygamberimin
kaynağı buydu diye ona bakmalıyız.
Yorumlar
Yorum Gönder
Yorumunuz için teşekkür ederim. En kısa zamanda değerlendirilecektir.