TEFRİKAYA DÜŞMEYİN, AYRIŞMAYIN

 TEFRİKAYA DÜŞMEYİN, AYRIŞMAYIN

Âl-i İmrân 103:  “Hep birlikte Allah’ın ipine sarılın ve sakın ayrılığa düşmeyiniz. Allah’ın size olan nimetini hatırlayınız. Hani bir zamanlar sizler birbirinize düşmandınız. O kalplerinizi birleştirdi ve O’nun nimetiyle/lütfuyla kardeş oldunuz. Siz ateşten bir çukurun tam kenarındaydınız, Allah sizi oradan kurtardı. Allah ayetlerini size böylece açıklıyor ki doğruyu bulasınız.”

 “Hep beraber Allah'ın ipine sarılın” diyor Yüce Allah.  İpi birine niye atarsınız? O ipin ucundan tutsun, siz de çekip onu kurtarasınız diye değil mi? Peki bizim kurtulmamız için Allah'ın bize attığı ip ne olabilir? Sizce de açık, değil mi? Tabii ki Kur’an. Bize gönderdiği dinin en doğru şekilde ve başka hiçbir açıklamaya ihtiyaç duymadan en açık şekilde anlatıldığı kitap.

Hac 6 da “ve işte böyle biz onu apaçık ayetlerle indirdik” buyuruyor. Zira eğer bir ip atılıyorsa bunun ip olduğunu, ne işe yaradığını başkasından öğrenmeye çalışan, ipi elinden kaçırabilir. İpi atan, size onu niye attığını başkasına sormadan anlayabileceğiniz şekilde izah ederse hemen yapışırsınız. İşte Allah bu ipi/Kur'anı bize başkasına ihtiyaç duymadan anlayacağımız şekilde göndermiş. Burada dili değil manayı kastediyorum. Arapça bilmeyen hani nerde demesin. Mana için de biraz mesai harcayanı kastediyorum. Üstün körü bakıp bir kullanım kılavuzu arayanları değil.

Ayetin devamında sakın ayrılığa düşmeyiniz buyuruyor. Allah'ın ipi belli ve herkese aynı ipi uzatıyor. Kalkıp da bu ipi yeterli görmeyip, yeni ipler üretmeye çalışmak ayrılık sebebidir. Kur’an'dan uzağa gittikçe fikirler, görüşler, anlamalar hep değişebilir. Tabii ki Kur’an'dan herkes kapasitesine göre anlayacak. Ama ben inanıyorum Kur'an aklı başında olan en düşük seviye için bile yeterince açık. Genel manada doğruyu yanlışı görebilecek kadar açık. Temelde bizden istenenleri anlayabilecek kadar net. İleri manada ise, bazı konularda oluşan bilgilerimiz ve anlayışımız tabii ki kavramayı daha da güçlendirecektir.

Ancak temelde yasak koyan tek bir mercii kabul etmezseniz herkes kafasına göre yasaklar icat eder. Temelde tek bir kaynaktan görevlendirmeler olmazsa, herkes kendi lehine veya menfaatine göre görevler icat eder. Öyle ki bunların zamanla kendi aralarında çatışmaya başladıklarını görürsün.

Şafiiler der ki “denizden babam çıksa yerim”, ancak “Balık dışındaki ürünler, Hanefî âlimler tarafından helal kabul edilmemiştir” (Kâsânî, Bedâi‘, 5/35). Bunun gibi farklı konularda zıt fikirlerin oluştuğunu görüyoruz. Mesela Şafiiler diyor ki abdestliyken kadın dokunursa abdestin bozulur ama kan abdesti bozmaz. Hanefiler diyor ki kan abdesti bozar ama kadına dokunmak bozmaz. Biz hangisini doğru kabul edelim. Mezhep imamı diye ikisinden birini kabul edip “günahı vebali boynuna” demek bizi kurtarır mı?

Maide 6 ya göre abdesti bozan haller belli ve bu ikisi de yok. Şafiilere veya Hanefilere göre hareket edersek ikiye ayrılmış olacağız. Ancak Kur’ana göre hareket edersek birleşmiş olacağız değil mi?

İşte ayet “ayrılmayın” derken Allah'ın ipine, Kur’ana göre hareket ederseniz ayrışmamış olursunuz diyor.

Kur'an bize bunu söylüyor ama bizler ayrışmalarımıza kılıf bulmak adına veya bazı şeyhler, hocalar kendilerine dönenleri kaybetmemek adına hangi rivayeti kullanıyorlar bakın;

Hadis “ümmetimin ihtilafında rahmet vardır” (İmam-ı Beyhaki, İmamı Münavi, İmamı İbni Nasr ve İmamı Deylemi)

Şimdi bu ifade hadis ve peygamber demiş, dediklerinde seni bağlıyorlar. Ama ayet öyle demiyor. O halde temelde kabulümüz şu olmalı değil mi? Allah sözünü bozamazlar, ki Allah biz koruruz diyor, ama kul sözünü bozabilirler. Peygamber de bir kuldur ve nebi olarak söylediği sözler bugüne kadar çarpıtılarak gelmiş olabilir veya söylemediği halde yakıştırılmış olabilir.

Bunu bazı hadislerin güçlü, bazı hadislerin zayıf ve bazı hadislerin de uydurma diye, yine hadislerle meşgul olanların yaptığı ayrımlardan da görebiliyoruz.

Ölçü belli. Kur'anla çatışırsa nebi söylemiş olamaz. Çünkü Kuran'dan başka söz söylemeyeceğini Ahkaf 9’da “ben sadece bana vahyedilene uyarım” demesinden anlıyoruz.

O halde bu hadis uydurmadır. Çünkü “ayrılmayın” ayetine terstir. Bunu kendine tutunacak dal yapanların niyeti ise hiç iyi değildir.

Ve yine ayetin devamında “Allah'ın size olan nimetini hatırlayın” dedikten sonra bu nimete örnekler veriyor yüce Allah. “Hani siz bir zamanlar, bir birinize düşmandınız, o kalplerinizi birleştirdi ve onun nimetiyle kardeş oldunuz.” Yani aranızdaki tefrikayı sonlandırıyor Allah ve bunun bir nimet oluşundan bahsediyor. Kalplerin birbirine ısındırılması ancak ortak hedefe dönmekle mümkün. O gün onların bir araya getirilmesi bir nimetti, onları bir araya getiren de Allah'ın Kur'an nimetiydi. Nereden biliyoruz ki Kur'an bir nimettir?

Allah Fatiha suresinde “nimet verdiklerinin yoluna” demiyor mu? Kim onlar? Tabii ki peygamberler. Peki onlara verilen nimet neydi? Tabii ki vahiydi. Yani vahiyler bütünü olan Kur’an.

Bakara 211’de “İsrailoğullarına kendilerine ne kadar açık âyet verdiğimizi bir sor! Kim Allah’ın nimetini, kendisine geldikten sonra, değiştirirse, (bilsin ki) Allah’ın azabı çok çetindir. “ ifadelerinden nimetin ayetler olduğunu net görüyoruz. İşte Allah'ın nimet olarak indirdiği her ayeti, kalpleri birleştirerek ve kardeş kılarak ayrı bir nimete dönüşüyor.

Devamında “siz ateşten bir çukurun tam kenarındaydınız, Allah sizi oradan kurtardı.” diyor. Yine bunu bir nimet olarak gönderdiği ve ayetin başında Allah'ın ipi olarak tariflediği kitabıyla yaptı .

Bunların hepsini insanların doğru yolu bulması için yaptığı gibi, bu ayeti dahi bize bu açıklıkta anlatarak doğru yolu bulmamızı istedi. “Allah ayetlerini size böylece açıklıyor ki doğru yolu bulasınız”

Evet tamamen açık ve net. Başka kaynaklara ihtiyacımız yok. Ancak belki bir ayeti başka bir ayetle destekliyoruz, açıklıyoruz, daha iyi anlıyoruz. Yani Kur'an kendi kendine yetiyor.

Son cümlem şu ki “bölüşürsek tok oluruz, bölünürsek yok oluruz”. Peki Müslümanı bir arada tutacak yegane kaynak nedir? Sadece Kur'an’dır. İşte o yüzden yüzyıllardır her oyun Kur’an üstüne. Tonlarca başka kitaplar yazılıp, onlarsız Kur’an'ı anlayamayacağımız söylenerek Kuran'dan uzaklaştırma projeleri her daim işletilmiş ve halen işletiliyor.

Ama Allah “Allah'ın ipine sarıl” diyor. Hadi kimi dinleyeceksiniz? Tabii ki kimin kulu iseniz onun.

Sizin tercihiniz.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

RUHUN ÜFLENMESİ (RAHMETİN İLHAM EDİLMESİ) NEDİR VE NE ZAMAN OLUR?

9 YAŞINDA EVLİLİK MESELESİ

RUH VE RUH ÜFLEME HAKKINDA YANLIŞ BİLİNENLER