Kayıtlar

2023 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

NEDEN ÖNCE KUR'AN

  NEDEN ÖNCE KUR'AN Bizler Allah'ın resulünü eleştirmiyoruz. Buna Ne hakkımız ne de iznimiz vardır. Bizler inanmışız ki o Kur'an'dan başka söz söylemez.  Necm suresinde şöyle ifadesini buluyor, "1. Aşağı doğru kayan¹ yıldıza Andolsun ki, 2. Arkadaşınız (Muhammed) ne saptı ne de azıttı. 3. O, hevesine/arzusuna göre konuşmaz. 4. O/Kur’an, kendisine vahyedilenden başka bir şey değildir. 5. Onu ona çok güçlü olan öğretti." O halde söylediklerini Kur'an'da buluruz ve bulmalıyız. Birkaç olayda kendi iradesiyle verdiği kararlarda kısmen ters düştüğünde ise Kur'an'da da ifadesini bulan ikazlara muhatap olmuştur. Demek ki başka hataları olsa Allah hemen ikaz edecekti. Mesela Nur suresi 11. ayet ile 18. ayetler arası "İfk olayını" anlatır ki burada bir ikaz vardır. Abese suresi ilk 11 ayet gözleri görmeyene karşı gösterdiği tavırla ilgili bir ikazdır. Bunlar kasıtlı gösterilmiş hatalar değil, peygamberimiz olayların çözümü için makul gördüğü ta

SEVGİDE HADDİ AŞANLAR ALLAH'A DEĞİL SEVDİĞİNE İTAAT EDER.

Sevgi duygusu sevmek için var. Tabiki seveceğiz. Aslında sevmek değil, sevememek sorun. Ve biz canlı cansız her türlü varlığı bize verilen bu sevgi ile sever ve kabul ederiz. Ancak bu sevgi mutlaka ve mutlaka bir sınıra sahip olmalı. Aksi halde gözleri kör eder. Sevdiklerimizin tüm hatalarını görmezden gelmemize sebep olur. Bu sebeple sevmenin de bir adabı olmalı. İşte biz o sınırın ne olduğunu Bakara 165. ayette görüyoruz. "Bazı insanlar vardır ki, kendilerine Allah’tan başka bir takım rakip eşler/ortaklar edinirler ve onları Allah’ı sever gibi severler. Hâlbuki inananların Allah’a olan sevgisi çok daha güçlüdür......"  "Onları Allah'ı sever gibi severler" derken, Allah bu sevginin yanlışlığını ortaya koyuyor.  Ve inanan insanların Allah'a olan sevgisinin çok daha güçlü olacağını, yani güçlü sevginin Allah'a olan sevgi olması gerektiğini yine bize ifade ediyor. Burada haddi aşan durum, bu sevginin peşinden, sevilen kişiye şartsız itaat, mutlak itaat gi

İYİ OL HİKMETE KAVUŞ

Eğer ilim sahibi olmak istiyorsanız, hikmet kapılarının açılmasını istiyorsanız iyi davrananlardan olmalısınız. İnsanlara, hayvanlara, varlıklara iyi davranan, haklarına dikkat eden güzel insanlar için, "Allah Biz iyi davrananları mükafatlandırırız" diyor. Neyle biliyor musunuz? İlim ve hikmetle. Nerden çıkardım bunu?  Biraz önceki sözün bir öncesinde bunu bize haber veriyor Yüce Allah.  İki farklı ayette sözün tamamı şöyle; "Musa en güçlü çağına erişip olgunlaştığında Biz ona hikmet ve ilim verdik. Biz iyi davrananları mükâfatlandırırız." Kasas 14. "O(Yusuf), olgunluk çağına erişince, ona bir hikmet ve ilim verdik. Biz iyi ve güzel davrananları böyle mükâfatlandırırız." Yusuf 2 2 DEMEKKİ EN GÜÇLÜ ÇAĞA, OLGUNLUK ÇAĞINA ERİŞİNCE İLİM VE HİKMET KAPILARI AÇILIR. ANCAK ŞARTI İYİLERDEN OLMAK.  İyilerden olmak için neler yapmalı veya hangi özelliklere sahip olmalı bakalım. "Onlar ki, bollukta ve darlıkta Allah için harcarlar, öfkelerini yenerler, insanları

EN'AM 145'E GÖRE İÇKİ HELAL Mİ?

"............“Muhakkak ki Allah sizi bir nehirle sınayacaktır. Kim ondan içerse, benden değildir. Ondan tatmayan veya sadece bir avuç içen( ye t ’amhu)  bendendir” dedi........" Bakara 249 da nehir ile ilgili konunun olması bize taam fiilinin içmek olabileceğini de gösteriyor. (Ancak burada bu kullanımın içmek fiili ile değil de yemek fiili ile ifadesi de iyi anlaşılmalıdır. Allah burada su içmeyi yasaklıyor. İçmek deseydi katı yiyeceğe konulan su helal gibi olurdu. Zira o halde yemiş olurlardı. İşte yemek fiili ile iki kapı da kapanmış oluyor.) Buradan hareketle Enam 145'te bahsedilen yasakların içinde sıvı içecekler bahsedilmemiştir o halde helaldir demek cahillik olur.  Zira burada bir bağlam var. Ve bu bağlamın içerisinde su ve benzeri içecek tarzı maddeler konu edilmemiş. "De ki: “Bana vahyedilenler arasında; leş, akıtılmış kan veya domuz eti -ki o pistir- veya günahkârca bir fiil olduğundan  Allah’tan başkası adına kesilen hayvan etinin dışında yiyen kimse için

KUR'AN DİLİ VE SOY İLE İLGİLİ KISA BİR BAKIŞ

Yazımızı yazma isteğimiz sosyal medyada "Arapları seviniz, çünkü ben Arabım, Kur'an Arapça, Cennet dili Arapçadır" şeklinde hadis olduğu ifade edilen bir mesajdan doğmuştur.  Öncelikle Kur'an'ı kalıbından çıkamadan, sadece yüzünden okumakla gerekeni yaptım zannedenlere karşı, "okumak değil asıl olan, ne dediğini anlamaktır" haklı savunmasını yaparken aşırı kaçıp, sanki Arapça metinden okumak gereksizmiş gibi veya çok da önemli değilmiş gibi hava oluşturmaya çalışanlara birkaç sözüm var. Kuranı kendin anlamak istiyorsan, ki bu bence önemli, Kur'an'ca öğrenmelisin. (Veya ayetleri kendin de anlamlandıracak kaynaklara sahip olmalısın.) Bakın Arapça değil, Kur'an'ca. Araplar bile kendi aralarında anlaşamıyorlar çoğu zaman. Kur'an'ı anlayacağın dili öğrenmekten bahsediyorum. Zira aksi halde bildiğini söyleyenlerin anladıklarını dinlemek ve inanmak zorunda kalma ihtimali var.  Tabi herkesin bu imkanı olamayacaktır. O halde mutlaka imanın

ALLAH KİTAPTA FARZ DEMİŞ NEDEN OKUMUYORSUN?

  Her kim NE derse desin, KİMDEN derse desin KAYNAĞI KUR'AN olmayanın YOLU SAPKIN OLUR. Kur'an herkese indi. Herkes ayetlerden bir şeyler anlayacak, belki de bazen hata yapacak. Ancak apaçık olan bir konuda yoktur diyorsa burada samimiyet aramak çok zordur. Allah diyor ki; "Muhakkak ki namaz mü’minlere vakitlendirilmiş bir farzdır." Nisa 103.ayet. Ancak bazı Kur'andan konuşanlar, NAMAZ KILMAMANIN CEZASI YOK diyor. Peki namaz niye farz kılınmış. Başka bir yorum daha, o halde hiçbir farzı yapmamanın da cezası olmamalı. Nerde kaldı CEHENNEM. Allah diyor ki; "Ey inananlar! Sizden öncekilere yazıldığı gibi sizin üzerinize de oruç yazıldı." Bakara 183.ayet Ancak bazıları diyor ki, ORUÇ TUTMAMANIN CEZASI YOK. Üzerine boşuna yazılmış o zaman öylemi. Elinde pusulası olmayanın yönü şaşar. İşte size pusula; HAKKINDA AKTARIMLA veya RİVAYETLE değişim olmayacak TEK KİTAP O. "Muhakkak ki Kur’anı Biz indirdik. Onun koruyucusu da elbette Biz’iz." Hicr 9.a

PEYGAMBER NORMAL İNSAN MI?

Şöyle dediler: “Bu ne biçim elçidir; yemek yiyor, çarşıda pazarda dolaşıyor. Ona kendisiyle beraber bir uyarıcı görevi yapacak bir melek indirilmesi gerekmez miydi?” Furkân Suresi 7. Ayet “Yahut kendisine bir hazine verilmesi veya ürünlerinden yiyeceği bir bahçesinin [cennet] olması (gerekmez miydi?)” Böylece zalimler (inananlara), “Siz ancak büyülenmiş bir adama tabi oluyorsunuz” dediler.  Furkân Suresi 8. Ayet Bak! Sana nasıl örnekler getiriyorlar? Artık onlar sapıtmışlardır. Doğru yolu da bulamazlar.  Furkan Suresi 9. Ayet Zamanın müşrikleri, peygamber dediğin zaman olağanüstü birisinin olması gerektiğini düşünüyorlardı. 7. ayetten bunun böyle olduğunu anlıyoruz. Çünkü Peygamberimizin normal insanlar gibi oluşuna şaşırmış olduklarını görüyoruz. Aynı şekilde bu şaşkınlıklarını 8. ayette ifade ederek devam ettiriyorlar. Ve eğer bu üstünlükler yoksa, peygamberliğini iddia eden bu kişi ancak büyülenmiş olması gerekir, onların anlayışına göre. O yüzden büyülenmiş adama tabi oluyorsun

KUR'AN OKUMAK İÇİN ABDEST ŞART DEĞİL!!

  KUR'AN OKUMAK İÇİN ABDEST ŞART DEĞİL!!      Yıllarca dediler ki aman abdestin yoksa Kur'an'a dokunma. Neden? Çok günah olur. Ona abdest olmadan dokunulmaz. Biz de Kur'an'ı bir yerden bir yere kaldırmak gerektiğinde onu başka bir şeyle tutma ihtiyacı duyduk. Hatta ben hatırlıyorum yanlışlıkla elim değse eyvah bir şey olur mu ki diye korktuğum zamanlar oldu. Geçenlerde teyzemle konuşurken bu konu geçtiğinde dedi ki ''evet ancak dışında kılıfı varsa dokunulur.'' Herkesin zihnine maalesef bu kazınmış.      Ne olur peki? Dokunursak ne olur? Hiç bir şey olmaz. Bununla beraber abdestli olursak daha güzel olur. Peki ya yoksa, ya o an alma imkanı yoksa ne olacak? Veya en basitinden içimden okumak geldi ama abdest için üşendim, hava soğuktu. Ne olacak şimdi? Peki Kur'an okumak farz mı? Hayır. O halde sonra okurum. İşte bu bir vazgeçiş. Bu şekilde abdestsiz Kur'an okunmaz diyerek bizi Kur'an'dan uzaklaştırmış oldular. İnsanımızı dini daha takv