Kayıtlar

ŞÜPHESİZ İNANANLAR KURTULUR - BAKARA 1-5

  ŞÜPHESİZ İNANANLAR KURTULUR - BAKARA 1-5 Kur'an içinde herhangi bir şüphe barındırmayan bir kitaptır. Bakara 2: “ O kitap (Kur’an); onda asla şüphe yoktur. ”   O halde kalkıp kuran ayetleri arasında şüpheli şeyler arayanların niyetleri sağlam olamaz. Sorgulamak sorun değil. Bakara 260: “Hani İbrahim “Rabbim! Ölüyü nasıl diriltmekte olduğunu bana göster.” demişti. (Rabbi ona) “İnanmadın mı?” diye sorunca (İbrahim) “Hayır (elbette inandım) fakat kalbimin tatmin olması için (görmek istedim)” demişti………” İnancını kuvvetlendirmek için sorgulamak temelde zaten inançtan kaynaklanıyor. Ancak Kurandan şüphe duymak için bir sebep olmamalı. Çünkü Allah şüphe yoktur diyor. Peki buna rağmen şüphe arayanlar kimler? Tabii ki müttaki olmayanlar. Çünkü Allah bu kitap müttakiler için yol göstericidir, rehberdir diyor. Bakara 2: “Muttakîler için bir yol göstericidir.” Yani bu durumda şüphe duymayacak olanlar müttakiler olacaktır. Peki kim bu müttakiler? Allah onların görünmeyene, gayba

ALLAH BİZİ NASIL MECBUR KILIYOR? SEÇME HAKKIMIZ YOK MU?

  ALLAH BİZİ NASIL MECBUR KILIYOR? SEÇME HAKKIMIZ YOK MU? Ahzab 36: “Allah ve Elçisi bir işe hükmettiği zaman, mümin erkek ve kadına işleri konusunda tercih hakkı yoktur. Kim Allah’a ve Elçisine isyan ederse elbette apaçık bir sapkınlığa düşmüş olur.” Allah insanlara tercih hakkı vermiş mi? Biz bu dünyada bir simülasyonda bize zorla yaptırılan işleri mi yapıyoruz? Mesela bazıları kendi nasiplerine düşen iyilikleri yapıyor ve kurtuluyor, bazıları ise kendi nasiplerine düşen kötülükleri yapıyor ve cehennemlik mi oluyor? O zaman bu haksızlık olmaz mı? İnsan seçebilmeli değil mi? İyi olmayı da kötü olmayı da seçebilmeli. Ama sonunda da faturasına katlanmaya da hazır olmalı. Varlığı yaratan Allah. İnsanlar inansalar da inanmasalar da. Herkes bunu öte de anlayacak. O yüzden şimdi söyleyeceğim inananları ilgilendirir. Varlığı Yaratan kim ise, varlık için şartlar belirler, isteklerini dile getirir ve bu çok normaldir. Mutlaka Yaratıcı olarak beklentileri olacaktır. Biz bile bir makin

TEFRİKAYA DÜŞMEYİN, AYRIŞMAYIN

  TEFRİKAYA DÜŞMEYİN, AYRIŞMAYIN Âl-i İmrân 103:   “Hep birlikte Allah’ın ipine sarılın ve sakın ayrılığa düşmeyiniz. Allah’ın size olan nimetini hatırlayınız. Hani bir zamanlar sizler birbirinize düşmandınız. O kalplerinizi birleştirdi ve O’nun nimetiyle/lütfuyla kardeş oldunuz. Siz ateşten bir çukurun tam kenarındaydınız, Allah sizi oradan kurtardı. Allah ayetlerini size böylece açıklıyor ki doğruyu bulasınız.”   “Hep beraber Allah'ın ipine sarılın” diyor Yüce Allah.  İpi birine niye atarsınız? O ipin ucundan tutsun, siz de çekip onu kurtarasınız diye değil mi? Peki bizim kurtulmamız için Allah'ın bize attığı ip ne olabilir? Sizce de açık, değil mi? Tabii ki Kur’an. Bize gönderdiği dinin en doğru şekilde ve başka hiçbir açıklamaya ihtiyaç duymadan en açık şekilde anlatıldığı kitap. Hac 6 da “ve işte böyle biz onu apaçık ayetlerle indirdik” buyuruyor. Zira eğer bir ip atılıyorsa bunun ip olduğunu, ne işe yaradığını başkasından öğrenmeye çalışan, ipi elinden kaçırabilir.

RESULDEKİ ÖRNEK NERDEN GELİYOR?

  RESULDEKİ ÖRNEK NERDEN GELİYOR? Ahzab 21. Ayet diyor ki Allah'ın elçisinde sizin için çok güzel bir örnek vardır. “Andolsun, Allah’ın elçisinde sizin için, Allah’a ve ahiret gününe kavuşmayı umanlar ve Allah’ı çok anan/hatırlayan kimseler için çok güzel bir örnek vardır.” Bu ayetten hareketle peygamberin her yaptığını ayetle teyit edilmiş gibi, Kur’an ahkamı gibi kabul eden Müslümanlar oluyor. Peygambere olan sevgiyi yanlış değerlendiriyorlar. Ona olan sevgi, inanca onun gibi bakmakla olmalı. Allah’ı onun gibi bilmekle olmalı. O nerden beslenmişse oradan beslenmekle olmalı. Eğer bugüne kadar gelenlere iyi niyetle veya kasıtlı olarak eklemeler olmamış olsaydı, peygamberin hayatına baktığınızda ortada sadece Kur’an olurdu. Şunu yapmış ama Kur'an'da olmasa da Allah ona özel olarak söylemiş gibi bir mantık olamaz. Zira özel söylenmişse ve Kur'an'a girmemişse bu tüm Müslümanları ilgilendirmiyor demektir. Tabiki Allah, Resulüne bazı özel mesajlar verebilir. Buna ki

9 YAŞINDA EVLİLİK MESELESİ

  9 YAŞINDA EVLİLİK MESELESİ Şimdi yine bir gündem oluşturdular. 9 yaşında evlilik. Küçük çocuklarla evlenmek meselesi. Tabiki bunu kabul edenler de eleştirenler de aynı kaynağı gösteriyorlar. Buhari hadisi bunlardan birisi. Eleştirenler Müslüman olanlara bu hadisi kabul edip etmediklerini soruyor. Dinini hadislere göre şekillendiren, daha doğrusu hadisi Kur’andan önde tutanlar, Kur’an hadissiz anlaşılmaz diyenler bu hadisi reddetmiyor veya reddedemiyorlar. Çünkü onlara göre Buhari=Kur’an. Hatta hadis çoğu zaman daha önde. Çünkü hadis olmazsa Kur’an olmaz. Tamam buna inanıyorsun, o senin meselen ama senin karşında şu anda bu çağda 9 yaşında bir çocukla evlenmeyi, kanunların da ifade ettiği üzere pedofili olarak görenlere ateş püskürüyorsun. Hadis olduğu için sorgulayamıyorsun bile. Kendi çocuğun olsa verir misin? Veya sen böyle bir evlilik yapar mısın? Hayır değil mi? ( Gerçi o deliliği yapanlar da var maalesef ama ben sana sordum.) Peki Allah Resulü böyle bir şeyi neden yapsın

RUH VE RUH ÜFLEME HAKKINDA YANLIŞ BİLİNENLER

Resim
Bu çalışmayı kıymetli hocam @Nursel_DRBY ile birlikte yaptık. Kur’anda ruh meselesinin doğru anlaşılmadığını düşünüyoruz. Ayette ruhtan sorulduğunda o konuda çok az bilgi verildiği söyleniyor. Ancak dilden dile dolaşan o kadar çok mesnetsiz bilgi var ki şaşırmamak mümkün değil. Bu bilgiler araştırıldığında farklı inançların kaynakları ortaya çıkıyor. Bu kaynakların tesirinde kalan bilgiler tasavvuf anlayışının hezeyanları ile de zaman içinde sanki Kur'ani bir gerçek gibi kabul edilmeye başlanıyor. Bugün ayetlerden anlıyoruz ki anne karnındaki çocuğa yaklaşık 3 aylıkken ruh (?) üfleniyor (?) fakat kalp atışları 6 haftalık iken başlıyor. O halde insana canlılık veren şey ruh (?) değildir. Ruh (?) 3 ay sonra üflendiğine göre başka bir şey ifade ediyor olmalıdır. Biz bu çalışmamızda Ruh ifadesinin Kur’anda nerelerde ve hangi anlamlarda geçmiş olduğunu inceledik. Keşif ve benzeri usullerle Kur'anda var olanın dışında manalar aramanın doğru olmadığına inanıyoruz. Kur'anda &qu

KUR’AN NE ZAMAN VE NASIL OKUNMALI

KUR’AN NE ZAMAN VE NASIL OKUNMALI En doğru kaynak nedir peki? Tabiki KUR’AN... Nasıl ve ne zaman okursak daha verimli olur? Ayetlere göre anladığımız kadarıyla yazacağız inşaallah... Hani peygamberimiz "ben de sadece onun hükümlerine uyarım" diyor ya. Ahkaf 9: “De ki: “Elçilerden ilk ortaya çıkan ben değilim. Bana ve size neler yap ı laca ğı n ı bilemem. Ben sadece bana vahyedilene uyar ı m. Ben apa çı k bir uyar ı c ı dan ba ş ka biri de ğ ilim. ” Biz de artık başka kitaplara değil de ona(KUR'AN’A) dönelim. KUR’AN’I OKUMANIN EN İYİ VAKTİ Kuran'ı anlamanın en iyi vaktinin ne olduğunu Allah bize Müzemmil 6. ayette ifade ediyor. “Gerçekten gece kalkışında o sözler daha tesirli ve daha sağlamdır.” Zira gece vaktinde sizi zihinsel olarak meşgul edecek herhangi bir işiniz olmayacak, ayrıca sizi meşgul edecek diğer kişiler hep uyuyor olacak, gecenin o saatinde dışarıda yapmak zorunda olduğunuz bir iş olmadığı için sadece okuduğunuz Kur’an'a odaklanmayı da

KALBİNİN HUZUR BULMASINI İSTİYORSAN

  KALBİNİN HUZUR BULMASINI İSTİYORSAN Ra’d 28: “Onlar inananlar ve kalpleri Allah’ı anmakla huzur bulanlardır. İyi biliniz ki, kalpler ancak Allah’ı anmakla huzur bulur.” Bazen içiniz sıkıldığında sizi anlayan, dinleyen biriyle konuşmak sizi rahatlatır. Onun sizin derdinize merhem olabileceğini bilmek size güç verir. Bazen sadece o kişi yanınızda olmasa bile varlığını bilmek, o kişiden bahsetmek sanki dertlerinizi siler atar. Ancak bazen bu kişilerin de birer insan olduğunu unutuveririz. Onlardan Ufak da olsa bir olumsuzluk yaşasak veya zamanında yanımızda olamasalar yıkılırız. Hatta bu travmaya bile dönüşebilir. İşte bu durumda halinde ve vaadinde değişiklik olmayan ve bizi bizden iyi bilen, bize bizden daha yakın olan bir zatın varlığı bizim için muhteşem bir güç olacaktır. Kâf 16: “………………Biz ona şah damarından daha yakınız.” Böyle bir zata her daim yönelmek bizi huzura ve sükuna götürür. Allah "Kalpler ancak Allah'ı anmakla huzur bulur" (Ra’d 28) demiyor

HER BİLENDEN DAHA İYİ BİLEN VARDIR

  HER BİLENDEN DAHA İYİ BİLEN VARDIR Yusuf 76: “……………Biz dilediğimizin derecesini yükseltiriz her ilim sahibinin üstünde daha iyi bilen biri vardır.” Her şeyi ben bilirim diyen aldanır. Hem gelişemez hem de değişemez. Her konuda bilenden daha iyi bir bilenin olabileceğini, Kendinden daha iyi bir bilenin olabileceğini kabullenme gelişimin önünü açar. Allah "her ilim sahibinin üstünde daha iyi bilen biri vardır" diyor. Burada ben bilirim kibrine düşmemek için bu bilgiye sahip olmak çok önemli olurken, hiç düşünmeden de her biliyorum diyene teslim olmamak da çok önemlidir. Körü körüne inanmak doğru değil. Araştırıcı olmak, öğrenme azminde olmak, sorgulamak ve doğru kaynağı aramak çok önemlidir.

Ölü eti yiyenin hali

Ölü eti yiyenin hali İnsanlar arasında sevginin en büyük düşmanı kişiyi tanımadan, bilmeden gerçeği öğrenmeden Zan ile hareket edip yargılamaktır. Başkalarının dediklerinin gerçekliğini anlamadan dinlemeden peşin hüküm vermektir.  Bu şekilde hareket etmek hem sizin enerjinizi tüketirken hem de muhatap aldığınız kişinin enerjisini de olumsuzlaştırmaya sebep olur.  Bu durum ilişkileri bozar, iletişimi yok eder, birliği ve dirliği dağıtır. O yüzden Allah uyarıyor; Hucurat 12: "Ey inananlar! Zandan çok sakınınız. Muhakkak ki bazı zanlar günahtır. Birbirilerinizin gizli/mahrem hâllerini araştırmayınız ve birbirinizin gıybetini/dedikodusunu etmeyiniz. Sizden biriniz ölü kardeşinin etini yemeyi sever mi? Bak hemen tiksindiniz! Allah’a karşı sorumluluk bilincinde olunuz. Muhakkak ki Allah Tevvâb’dır, Rahîm’dir." O halde bu kadar fena olan bir tavrı, insanlar arasında travmalara sebep olan bu alışkanlığı terk etmek elzemdir.

Kazandıklarını nasıl temizlersin

Kazandıklarını nasıl temizlersin Herkes hayatının devamı için var gücüyle çalışıyor. Üretmeye, kazanmaya, kazancını her gün biraz daha arttırmaya, bereket ve bolluğa sahip olmaya çalışıyor. İşte bu süreçte çok önemli bir konuya dikkat etmek gerekiyor. Kazandıklarımızı ve onların vesilesi ile kendimizi arındırmak, temizlemek.  Bu aynı zamanda bereketlenmesine de sebep olacaktır. Peki bunu nasıl yapacaksınız? Allah diyor ki peygamberine onların mallarından kendilerini temizleyeceğin, arındıracağın bir sadaka al. Tevbe 103: "(Ey Peygamber!) Onların mallarından, kendilerini temizleyeceğin, arındıracağın bir sadaka al ve onlara dua et! Muhakkak ki senin duan onlara huzur ve güven verir. Zira Allah Semî’dir, Alîm’dir." Demek ki ne kazanırsanız, azdan az çoktan çok, vereceğiniz sadaka bu temizliğin sebebi olacak. İnsanoğlu bu verilerin kuantum alanda, mana aleminde oluşturduğu enerjiyi bir bilseler asla vermekten geri kalmazlardı vesselam.

Allah dostu olmak kolay mı?

Allah dostu olmak kolay mı? Dost karakterli insanlardan olmak bizi insanlar arasında aranılan, beğenilen ve itibar edilen insan haline getirir. Siz de kolay kolay birine dostum demezsiniz. Onlardan gördüğünüz iyilik, samimiyet ve fedakarlık size o kişiyi dost olarak kabul ettirir. Ya Allah  dostu olmak için sizden ne istiyor? Allah Kur'an'da peygamberinin dilinden şöyle söylettiriyor,  o iyi ve Yararlı işler yapanları dost edinir. A'raf 196: " “Muhakkak ki benim dostum Kitap'ı indiren Allah’tır. O, iyi ve yararlı işler yapanları dost edinir.” Yani hem Yaradan'a hem yaratılana dost olma arzusunda olan iyi ve yararlı işler yapacak ki dostluk makamına çıksın. Dostlara selam olsun vesselam

İsterken nasıl isteyeceksin

 İsterken nasıl isteyeceksin  Tabii ki kimden istiyorsan onun beklentisine göre isteyeceksin.  Eğer sen en büyük güçten isteyip o gücün enerjisini tüm varlığında hissetmek istiyorsan işte yolu.  Allah en güzel isimlerin kendisine ait olduğunu, kendisinden bir şey istenirken o isimlerle istenmesi gerektiğini söylüyor bize. Yani bize istemenin yolunu gösteriyor. Zaten Allah yüce kitabımızda neyi göstermemiş ki. Eğer göstermemişse demek ki ona bizim ihtiyacımız yok. Kendimiz durumdan vazife çıkarıp kendimize yük yapmazsak tabi ki. A'raf 180: " En güzel isimler Allah’ındır. Öyleyse O’na o isimlerle dua ediniz ................" Buradan anlıyoruz ki o isimlerle istemenin enerjisi her zaman daha güçlüdür. Kabule en yakın ve en layık istemektir. Zenginlik istiyorsan Gani ismiyle, şifa istiyorsan Şafi ismiyle, ilim istiyorsan Alim ismiyle iste vesselam

ADEM İLE İBLİSİ AYIRAN NE İDİ?

 ADEM İLE İBLİSİ AYIRAN NE İDİ? Hayat sizi bir çok olaylarla karşılar. Siz olaylar karşısında Adem olursanız iyilik içinde olursunuz. Eğer olaylar karşısında iblis olursanız kötülük içinde olursunuz. Nasıl yani? Gelin bakalım.. A'raf 19: "(Allah), “Ey Âdem! Sen ve eşin cennette oturunuz, orada dilediğiniz her şeyden serbestçe yiyin ancak şu ağaca yaklaşmayın! Yoksa zalimlerden⁵ olursunuz.” (buyurdu). " Allah Ademe şu ağaca yaklaşma dedi Ama Adem yaklaştı ve hata etti.  A'raf 11: " Andolsun Biz sizi yarattık, sonra sizi şekillendirdik sonra da meleklere, “Âdem’e secde edin” dedik. İblis hariç hepsi secde ettiler. O secde edenlerden olmadı." A'raf 12: " Allah (ona), “Sana emrettiğim hâlde seni secdeden alıkoyan nedir?” diye sordu. O da, “Ben ondan daha hayırlıyım. Çünkü Sen beni ateşten, onu ise topraktan yarattın” dedi." Allah İblise Ademe secde et dedi, İblis etmedi ve hata etti. İkisi de emre karşı geldi. Peki farkları ne idi. Adem hatasını an